GÜNDEN GÜNE KADIN VE GÜZELLİK TARİHİ
Dünyada kabul görmüş ortak bir gerçeklikten konu açılacaksa hepinizin bildiği üzere biz kadınların güzellik için yapamayacağı şey yoktur sözü öylesine uydurulmuş bir kılıf değildir.Bu makalemde insanlığın varoluşundan itibaren kadın ve güzellik terimlerinin ayrılamaz bir ikili olduklarını her dönem boyunca gözlerinizin önüne koymaya çalışacağım.
KADIN VE MAKYAJ
Kadınların günümüzde makyajsız sokağa çıkmasının neredeyse ayıplandığı bu günlerde gelin de hep beraber makyajın kadın hayatındaki ilk varoluş aşamasını birlikte inceleyelim.
Milattan binlerce yıl öncesine kadar uzanmakta olduğu bilinen ‘Makyaj Yapma’ kavramının temellerini Mısırlılar ve Asurlular tarafından atıldığı söylenmektedir.Bunun kanıtı olarak da Mısırlıların duvar resimlerinde figürlerin yüzlerinin hep makyajlı, boyalı olarak çizildiğini söyleyebiliriz. Mısır’a ait özel ritüellerde kral ve rahiplerin de özel olarak yüzlerinin boyandığı ve tören makyajı yapıldığı bilinmektedir.Makyaja ve güzelliğe olan ilgisiyle Kleopatra bu döneme adını yazdıran bir Kraliçedir.
Eski Mısırda özellikle gözleri belirginleştirmek için sürme çekilmesi günümüze kadar gelen bir uygulamadır.Aynı dönemde kırmızı toprak boyasını dudaklarına sürmeye başlayan mısırlı kadınlar bu sayede günümüzde kadınların vazgeçemediği güzellik ürünü olan ruju ilk defa kullanmış olurlar.Tırnaklardan daha çok ellerdeki bütünlüğe önem verilen bu medeniyette elleri boyama adeti yani bizim tabirimizle kına yakma moda olur.
Kadın ve Makyaj tarihindeki bir sonraki önemli adımı gerçekleştiren Çinliler balmumu, renkli tozlar, sakız ve yumurta beyazı kullanarak ilk ojeyi keşfetmişlerdir.Çin de tırnaklara sürülen renklerin özel anlamları vardı. Gümüş ve altın rengi ojeleri sadece imparatorluk hanedanı kullanabilirdi. Her kim bu renklerde oje kullanırsa idam edilirdi. Buna ek olarak Aztek ve İnka Medeniyetleri dudaklarını ve tırnaklarını boyamak için kırmızı böceklerden elde ettikleri bir tür boya kullanmışlardır.
Antik Roma Medeniyeti güzelliğe çok fazla önem veriyordu. Bu yüzden Romalı kadınların güzellik ve bakımlarından sorumlu kadın hizmetçiler çalıştırılıyordu.Bu hizmetçilere ise “cosmatae” ismi verilmişti. Cosmatae’lerin asıl görevleri ise üretmiş oldukları bu malzemeleri kendi tükürüklerinde çözündürmekti. Bu dönemde yaşayıp makyaj ürünü kullanmadığım için kendimi şanslı hissediyorum.
15.yüzyıla geldiğimizde ise modanın rengi ve şekli biraz değişiyordu.Bu dönemde yaşayan kadınlar üstebeç adlı bir boyayı fondöten şeklinde kullanarak ciltlerinin rengini açıyorlardı.Bu madde deriyi çabucak kemirdiği için sık sık tazelenmesi gerekiyordu.Sonunda ölüme bile neden olabiliyordu.
Bir sonraki dönem ise benim favorilerimden olan Kraliçe Elizabeth dönemi. İngiltere’ye altın çağını yaşatan bu kraliçe doğduğunda etrafında bulunan çoğu insandan çok daha beyaz tenliymiş. Bir söylentiye göreyse babası Kral Henry onu hayalete benzeterek öldürülmesini emretmiş. Neyseki Annesi Anne Boleyn buna engel olmuş ve nitekim İngiltere tahtının başına geçmiş. Bu döneme etkisini veren Kraliçe’nin hayranları çok fazlaydı.Bu nedenle beyaz tene olan ilgi artıyor bu da çok daha fazla makyaj malzemesini beraberinde kullanmayı getiriyordu.
17. yüzyıl Viktorya Dönemi’nde ise üst sınıf kadınları asla makyaj yapmayı düşünemezlerdi, çünkü makyaj yapmak o dönemde fahişelikle, sahne sanatçılarıyla ve çalışan kadınlarla ilişkilendirilen bir simgeydi.Yinede bu kadınları makyaj yapmadan alıkoymadı.Pek mantıklı olmasada yasaklanmasına tepki olarak kadınlar dudaklarını ısırıp yanaklarını sıktılar.
Her medeniyette farklı içeriklerle farklı amaçlarla kullanılan makyajın toplamda 6000 yıllık bir tarihi olduğu biliniyor.
-SİNEM GÖRMEK
Başarılı bir çalışma olmuş 🙂