SON KATOLİK KRALİÇE MARY STUART
16. yüzyılda gerçekleşen Rönesans ve Reform hareketlerinin sonucu olarak Orta Çağ Avrupası’nda bölünmeler baş göstermeye başlamıştır.Reform’un bir sonucu olarak doğan mezhep savaşları arkasında bir çok krallığı bırakarak yeni mezheplerin doğmasıyla ve tahtta hak iddia etmesiyle sonuçlanmıştır. Tam da bu dönemin en önde gelen isimlerinden Kraliçe I.Elizabeth’in kuzeni olan İskoçya Kraliçesi Mary Stuart’ın hayatta kalma ve taht mücadelesini ele alacağız.Kimilerine göre Mary bir vatan haini ,suikastçi kimilerine göreyse İskoçya’nın kurtuluş mücadelesinin bir simgesi. Bu makalenin sonuna geldiğinizde kararı siz verin.
8 aralık 1542 yılında dünyaya gözlerini açan Mary henüz daha küçük bir bebekken babasını yani Stuart Hanedanı’ndan İskoçya Kralı V. James’i kaybetti.Bunun üzerine Fransa’nın soylu bir ailesinden gelen annesi Mary De Guise ve danışma meclisinden oluşan asil üyeler Mary büyüyene kadar İskoçya üzerinde hüküm sürmeye başladılar.İskoç Kraliçesi Mary Stuart , büyükannesi Margeret Tudor sayesinde ingiltere üzerinde VIII. Henry’nin çocuklarından sonra hak iddia edebiliyordu.
Dönemin katolik ingilizleri VIII. Henry’nin Anne Boleyn’den olan kızı I. Elizabeth’i kabul etmiyor ve tahta geçmesini istemiyorlardı.Bunun temel sebebini düşünecek olursak ise katoliklerin katı ve değiştirilemez kurallarıdır. Boşanmanın söz konusu olamadığı koyu katolik inancında VIII. Henry beşinci evliliğini bitirmiş altıncıya hazırlanıyordu. Dinin daha ön planda tutulduğu Katolik inancında Papa Kraldan daha etken bir roldeydi. VIII. Henry’nin baskıyı kaldıramadığı bu dönemde Katolik inancından ayrılarak Protestanlığa geçtiğini söyleyebiliriz.Bu durum İngiltere’de bazı kesimlerce hoş karşılanmasa da artık İngiltere Papa’ ya ve katolik inancına bağlı değildi.Bu dini benimsemeyen bir grup katolik İskoçya Kraliçesi Mary’i İngiltere Kraliçesi olarak görüyordu.Bu durum babasının ölümünden sonra tahta geçen I.Elizabeth’ i oldukça güç bir duruma sokuyordu.Mary’i ortadan kaldırmayı planlayan protestan liderler İskoç Kralı VI. James’in ölümünden sonra iskoçya üzerinde etkili olmaya başlamışlardır.
Mary De Guise ve danışma meclisi tehlikenin farkına varıp Mary’i daha altı yaşındayken İskoçya’dan ayırıp Fransa’ ya göndermişlerdir. Fransa ve İngiltere arasında süre gelen olumsuz diplomasi Fransa ve İskoçya üzerinde olumlu yorumlanmıştır.Aynı mezhebe bağlı olan bu iki ülke iyi bir ittifak oluşturmuştur.İskoçya Kraliçesi Mary ve Fransa veliahtı Francis, Fransa kralı II.Henry tarafından verilen bir emirle burada nişanlanmışlardır.
İngiltere’ nin İskoçya üzerindeki baskısı giderek artmış ülke artık görmüş olduğu eziyetten ve zulümden dolayı protestanlığa dönmeye başlamıştır.Artık iskoçyalıların tek umudu daha altı yaşındaki kraliçeleri Mary dir. İskoçya’nın tek kurtuluş yolunun Mary’nin Fransa kraliçesi olmasına dayandığını bilen İngilizler bu evliliğe engel olabilmek adına bir çok suikast girişiminde bulunsalarda Mary tüm bunlardan kurtulmanın bir yolunu bulmuştur.
16 yaşına gelen Mary artık bir genç kızdır ve Fransa veliahtı II. Francis ile evlenerek Fransa Kraliçeliğine yaklaşmıştır.Bu durum İskoçya halkı için bir umut olmuştur. Kraliçelerine bağlı olan katolik iskoçlar bir gün kraliçelerinin İskoçya’ ya dönerek onları İngiliz zulmünden kurtaracağının hayellerini kurmaktalardır. Dönemin Fransa Kralı II. Henry’in ölümü üzerine Mary daha 18 yaşındayken hem İskoçya’nın hem de Fransa’nın Kraliçesi olmuştur.Fakat bu mutluluğu çok uzun sürmeyecektir. Mutlu geçen evliliklerinin ardından bir yıl sonra eşi Francis yakalandığı kulak iltihabı sonucu ölür.
Mary her nekadar Fransa Sarayı’nda hoş karşılansa da ülkesine karşı olan sorumluluklarını bilmektedir. Annesinin de ölümü üzerine 6 yaşından beri ayrı kaldığı ülkesine İskoçya’ya geri döner. Fakat karşısında bulduğu İskoçya geride bıraktığı mutlu ve huzurlu günlerinden çok uzaktadır . Savaşın geride bıraktığı tüm yıkımını ve kaybını kendi içinde derin bir şekilde yaşayan Mary geç kalınmışlığın verdiği tüm hüznüyle beraber İskoç Tahtı’nın başına geçer. Protestanlar tarafından yıkılmaya çalışılan ülkesi artık iç savaşla karşı karşıyadır.Her ne kadar ülkesinde yaşayan katoliklerle beraber protestanlara da hoşgörülü bir politika izlesede aynı tutumu onlardan göremeyecektir.
Tüm bunlarla tek başına başa çıkamayacağını düşünen Mary Darnley Lordu olan kuzeni Henry Stuart ile evlenir. Fakat kocası Henry’nin amacı tahtına ortak olabilmektir.Henry , Mary’nin üvey kardeşi James ve protestan liderlerle bir olarak Mary’e suikast düzenlemiştir.Bu girişim başarısız olmuştur ve Mary tüm bu planlarının arkasında kocası Henry’nin olduğunu bilmemektedir.
Suikast girişiminin ardından Henry sarayın güvende olmadığını söyleyerek Mary ile Bothwell Dükü James Hepburn’ün evine yerleşmiştir. Birkaç ay sonra Mary VI. James’I dünyaya getirir.(İngiltere için I.James olacaktır) Bazı tarihçilere göre Mary ve Bothwell Dükü, Hanry Stuart’ a suikast düzenleyerek ölmesine neden olmuşlardır. Kimi tarihçilere göreyse bir patlama sonucu Henry hayatını kaybetmiştir.
Mary kocası Henry’nin ölümünün ardından Bothwell Dükü James Hepburn ile evlenmiştir. İskoç soyluları tarafından hoş karşılanmayan bu evliliğin sonucunda bir isyan çıkmıştır.Bu isyanın sonucu olarak James Hepburn İskoçya’dan kaçmıştır. İskoçya Kraliçesi Mary ise tahttan indirilmiş ve bir adaya hapsedilmiştir.
Mary, içinde bulunduğu tüm zorluklara rağmen hapsedilmiş olduğu adada boş durmamış ve kendisine bağlı binlerce asker ile bir kaçış planı hazırlayarak kendisine ait olan tahtı alabilmek ve oğluyla güçlerini birleştirebilmek adına bir hamle daha gerçekleştirmiştir.Adadan kaçmayı başaran Mary istediği sonuca ulaşamayarak kuzeni olan İngiltere Kraliçesi I.Elizabeth’den sığınma talebi istemiştir.Fakat İngiltere ‘de işler tahmin ettiği gibi ilerlemez. Elizabeth kuzeni Mary’i 19 yıl sürecek olan bir hapse mahküm eder.
Katolik mezhebine bağlı olan Anthony Babington ve arkadaşları Mary’i kurtarmak ve Elizabeth’i öldürmek için Babington komplosunu düzenlemişlerdir.Fakat bu girişim başarılı olamamıştır çünkü Elizabeth Mary ile iletişime geçen herkesi izletmiş ve Mary’e gelen tüm mektupları şifre çözücülerle okutmuştur.Mary’nin son hamlesini yaptığı bu kaçış planında başarısız olması onun idam hükmünü beraberinde getirmiştir.
8 Şubat 1587 sabahında Fotheringay Şatosu’nun büyük salonunda, Mary’nin idamını izlemeye 300’ün üzerinde kişi gelmiştir.Başpapaz son duasını okurken Mary bir yaşından beri göremediği İskoçya Kralı olan oğlu için dua ediyordu.Cellatlar Mery’den özür dilediği sırada Mary’nin verdiği cevap ise insanların kanını dondurmuştur.
‘’Benim başlangıcım , bitişimde saklıdır .’’
Nitekim İskoç Kraliçesi bu sözüyle niyetine ulaşacağını İngiliz halkına beyan etmiştir.İngiliz Kraliçesi I.Elizabeth bir çocuk dünyaya getirmediği için o öldüğünde tahtın sıradaki varisi olan İskoç Kraliçesi Mary’nin oğlu VI. James yani İngiltere için I. James tahta geçmiştir. O tarihten itibaren artık İskoçya İngiltere ve daha sonradan eklenen İrlanda , birleşik krallık adıyla beraber yönetilmiştir.İngiltere Kralı James annesinin mezarını İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in mezarının karşısına koydurtmuştur.
Tüm sonlarının ardından mücadeleyle yeniden başa gelen Mary Stuart’ın hayatı beni oldukça etkilemiştir. Tarihte en çok bahsi geçen isimlerin ve tarihleri yazılan karakterlerin kadın olması fakat tüm bu cefanın ardından sefasını süren kişilerin erkek olması ise bi hayli üzücüdür.Bugün dahi İngiltere Kralı Charles,William vb. lerinin isimleri anılırken ingiltereyi ingiltere yapan yada daha açık konuşmak gerekirse biz kadınların kurduğu bu egemen dünyada kadın yöneticilerin bahsi geçmemesi ise benim en büyük sorunumdur. Umarım bu yazımda anlatmak istediğim mesaj tüm hemcinslerime ulaşmıştır.
-Sinem GÖRMEK
Mary hakkında bilinmeyenleri göz önüne çıkarmanız çok güzel olmuş.
Mary stuart in hayatini kaleme alan en guzel makale olmus tebrikler
İskoçya kraliçesi Mary hakkında güzel ve detaylı bir çalışma olmuş.Tebrikler.