UYKU APNESİ VE HORLAMA
Merhabalar değerli okurlar…
Bugün sizlere horlamanın nedenlerini ve tedavi yöntemlerini aktaracağım.
Yüzlerce uyku bozukluğu yaşayan hastaya tedavi uyguladım.Aslında bilmediğiniz bir hastalığınızın olabilecegini ve bu makalenin sonunda bu hastalığın erken teşhisinden faydanlanmanız gerektiğini bilmenizi istediğim için bu makaleyi kaleme aldım.
Horlamanın basit bir olay oldugu düşünülmektedir hep ve bu yüzden 40’lı yaşlara gelince anlaşılmaktadır işin aslı.
Ve birde tabi ki İNKÂR..!
BEN HAYATTA HORLAMAM!!!
Horlamayan insan yoktur değerli okuyucular.
Yorgunsanız, alkol tükettiyseniz, geç saatlerde yemek yiyip ve birde bunu abarttıysanız horlarsınız.
Horlama; solunum sırasında havanın gevşemiş boğaz dokuları arasından geçerken bunları normalden fazla titreştirmesidir. Derin uykuya geçildiğinde ağız boşluğunun tavanındaki yumuşak damak kasları, dil ve boğaz kasları gevşer. Eğer bu dokulardaki gevşeme fazla olursa titreşime geçip horlama yaratabilir, hatta solunum yolunu kapatabilirler. Havanın geçtiği alanlar ne kadar dar ise, hava akımı o kadar güçlü olur. Bu durumda titreşimler ve horlama sesinin şiddeti de artar.
Hava yolunu yumuşak damağın sarkık ve kalın olması, küçük dilin uzaması, büyümüş bademcikler, büyük dil kökü ve geniz eti varlığı daraltabilir. Ayrıca kilo fazlalığı olması boğaz çevresinde biriken yağ dokusu nedeniyle havanın geçtiği alanların daralmasına yol açar. Uykudan önce alkol kullanımı boğaz kaslarının çok fazla gevşemesine neden olarak horlamayı şiddetlendirir. Müzmin sinüzit, burun bölmesinde eğiklik (septum deviasyonu) ve burun etlerinin (konka) büyümesi gibi burunda havanın geçeceği alanları daraltan sorunlar da horlamanın sık görülen nedenleri arasındadır.
Horlama ile birlikte bazı kişilerde uykuda solunum duraklamaları da (uyku apnesi) görülür. Bu ciddi durum, boğazdaki gevşek dokuların uykuda hava yolunu kapatıp solunuma engel olması sonucunda ortaya çıkar. Apne, horlama ve solunumun 10 saniyeden uzun sürelerde duraklamasıdır. Solunumun durması ile vücutta azalan oksijen ve artan karbon dioksit kişiyi uyanmaya zorlar ve genellikle yüksek sesli bir horlama ile hava yolu zorla açılmaya çalışır. Bu sırada uyku da yüzeyelleşir.
UYKU APNESİ NEDİR?
Uyku apne sendromu halk arasında uyku apnesi olarak da bilinmektedir. Oldukça ciddi ve sık görülen bir durumdur. İlk kez 1965 yılında tanımlanmıştır.Bu uyku bozukluğu, uykuda kısa süreli nefes durmaları ile seyreder. Uyku apnesi olan kişi, nefes alıp vermek için çaba harcamasına karşın uyku sırasında zaman zaman üst solunum yolları tamamen veya kısmen tıkanır. Üst solunum yollarının tıkanarak nefesin en az 10 saniye süreyle tam olarak durmasına apne, nefesin azalmasına ise hipopne denir.
Apne süresi bazen 1-2 dakikayı bulabilir. Nefes durması sırada boğulma hissi de olabilir. Apne ve hipopne sonrasında hasta, hemen her zaman horlayarak nefes almaya başlar. Bir gecede hastanın isteği dışında oluşan bu nefes durmaları bazen saatte 100, 200, 300, hatta 400’den fazla olabilir. Uyku apnesi hastalarında çoğu kez bir akciğer hastalığı olmamasına rağmen apneler sırasında akciğerlere hava girmediği için kandaki oksijen değerinde azalma olur.
Derin uykunun nefes durmaları nedeniyle sık sık bölünmesi sonucunda kişi, gündüz aşırı uyku halinden ve sabah baş ağrılarından yakınabilir. Uyku apneli kişilerde , kalpte ritim bozuklukları, yüksek tansiyon, kalp krizi ve inme gibi ciddi hastalıklar ile ilişkili olabileceğinden erken tanısı ve tedavisi çok önemlidir. Oysa hem halk arasında, hem de doktorlar tarafından çok iyi tanınmayan bir uyku bozukluğu olduğundan hastalığın teşhisinde gecikmelere de sık rastlanır.
Uyku Apne Sendromu Kimlerde Görülür?
Obstrüktif uyku apne sendromu, tüm yaş gruplarında görülebilir.Ancak en sık 40 ile 65 yaşları arasında ortaya çıkar. Hem kadın hem erkekte görülür. Gürültülü horlaması olan, kilolu, yüksek tansiyonlu ve üst solunum yollarında yapısal bozukluğu olan orta yaşlı erkeklerde uyku apne sendromu daha sık gelişir. Ayrıca; alkol ve sigara bağımlılarında, yanlış uyku pozisyonu, aşırı kilolularda, alt çenesi gelişim geriliği gösterenlerde, boyun yüksekliği kısa olanlarda, alerji, anti histaminik, kas gevşetici veya sakinleştirici gibi ilaç kullananlarda da uyku apnesi görülme riski yüksektir. Bazı ailelerde daha sık gözlenmesi ise genetik yönü olduğunu düşündürmektedir. Kişinin kilosunun boyunun karesine bölünmesi ile hesaplanan beden kitle indeksi değerinin 30 kg/m2 üzerinde olması obezite olarak adlandırılır.
Çağımızın hastalığı olan obezite, pek çok hastalık gibi uyku apne sendromu için de en önemli risk faktörüdür. Nitekim uyku apne sendromu, obez kişilerde 10-12 kat fazla görülür. Kilo arttıkça görülme sıklığının ve ciddiyetinin arttığı ve kilo verilmesi ile azaldığı bilinmektedir, özellikle santral obezitesi olanlarda, yani bel çevresi artmış, elma tipi şişmanlayan kişilerde daha sıktır. Yine de, uyku apne hastalarının yalnızca %40-60 kadarında obezite olduğu ve normal kilodaki kişilerde de gözlenebileceği unutulmamalıdır. Obez olmayan kişilerde, uyku apne sendromuna yüz ve çeneye ait yapısal bozukluklar ve üst solunum yollarındaki darlıklar neden olabilir.
Uyku Apnesi’nin Belirtileri:
• Horlama
• Uykuda nefes kesilmesi
• Sabah yorgunluğu
• Sabah baş ağrısı
• Gün içinde uyuklama isteği
• Dikkati toplama bozukluğu
• Sosyal hayatın etkilenmesi
• İşte başarısızlık
• Trafik kazalarında artış
• Kalp sorunları ve hipertansiyon
• Gastroözofageal ve larengofarengeal röflü
• Cinsel isteksizlik
Arkadaşınıza soracağınız 3 soru uyku apne hastalığını tanımasına yardımcı olur:
1. Horlama var mı?
2. Uykuda nefes kesilmesi var mı?
3. Gün içi uyuklama isteği var mı?
Uyku apneli hasta yorgun kalkar, sabah başı ağrır, gün içinde uykuya meyli vardır. Akşamları televizyon karşısında uyuma, uzun araç kullanımında uyuma gibi özellikler ortaya çıkar. Araştırmalar, trafik kazalarının 1/3’ünün bu hastalar tarafından yapıldığını göstermiştir. Bu hastalarda enfarktüs ve felç riski artmıştır. Uykudaki bazı ani ölümlerin uyku apnesine bağlı olduğu öne sürülmektedir.
Uykuda huzursuzluk, horlama ve terlemeye dikkat!
Uykuda solunum durması oldukça sık görülen bir hastalıktır. Uykuda huzursuzluk, horlama, sık sık idrara kalkma, terleme, ağız kuruluğu, reflü ve tanıklı olarak solunum durmaları uyku apnesinin belirtilerindendir. Baş ağrısı, unutkanlık, konsantrasyon bozukluğu, depresyon, sabah dinç uyanamama ve aşırı derecede uykulu ve yorgunluk hali ise uyku apnesinin gündüz belirtileri arasında sayılmaktadır.
Uykuda neler oluyor?
Uykuda nefesin kesilmesi, kesilme sayısına ve süresine bağlı olarak, kandaki oksijen düzeyini düşürür, karbon dioksid düzeyini yükseltir. Bu durum, beyni uyararak kişinin uyanmasına neden olur. Sabah kalkıldığında kişinin kendini dinlenmiş hissetmesi, uykunun derin evrelerine girilmesine bağlıdır. Ancak nefes kesilmesi nedeni ile sık sık uyanıldığında, dinlenme evrelerine girilemez. Bundan dolayı sabah yorgunluğu, baş ağrısı, gün boyu uyuklamalar görülür. Hasta, bulgularını, gün içindeki çalışma ve strese bağlar. Hastalar genellikle eşlerinin şikayeti üzerine doktora başvururlar.
BEN NEDEN KİLO VEREMİYORUM diyor musunuz?
YEMİYORUM AMA HALÂ KİLO ALIYORUM mu diyorsunuz?
O zaman UYKU APNESİ hastalığına yakalanmış olabilirsiniz.Çünkü nefesiniz kesildiği için vücudunuzdaki yağları yakacak Oksijen yetersiz.
Bide böyle düşün !!!
Uyku Apne Sendromu Nasıl Tedavi Edilir?
Uyku apne tedavisi, hastanın öyküsüne, muayenesine ve uyku testi sonucuna göre kişiye özel düzenlenir. Uyku apne sendromunun asıl tedavisini cerrahi tedavi, ağız içi araç uygulaması ve CPAP (continuous positive airway pressure = sürekli pozitif hava yolu basıncı) tedavisi olarak üçe ayırabiliriz. Bunların içinde en etkili olan, altın standart tedavi yöntemi CPAP kullanımıdır.
Cerrahi tedavi
Kulak burun boğaz uzmanların tarafından yalnız horlaması olan kişilere ve bazı seçilmiş uyku apne hastalarına burun veya boğaza yönelik ameliyatlar yapılabilir. Bunun için hastada ameliyatla düzeltilebilecek, üst solunum yollarında yapısal bir darlık bulunması gerekir.
Cerrahi tedavi ile tamamen iyileşme mümkün olmadığı için ağır uyku apne sendromunda ilk tedavi seçeneği olarak kullanılmamalıdır. Uyku cerrahisi, tüm dünyada 30 yılı aşkın süredir yaygın olarak uygulanmasına karşın sonuçlan CPAP tedavisi kadar başarılı değildir.
CPAP tedavisinde hava yolu basınçı yetmedigi taktirde veyahut nefes vermede zorlanıldıgında BPAP uygulamasına geçilir bu uygulamada nefes alırken ve verirken kişiye farklı hava basınçları uygulanır. Bu sayede solunum yollarında oluşan basınç farkından faydalanılır. IPAP kişi nefes alırken, EPAP ise kişi nefes verirken cihazın uyguladığı basınç değerleridir. EPAP, IPAP değerinden küçük olmalıdır. Böylece tedavi amaçlı olarak solunum yollarında basınç farkı oluşturulabilir. BPAP (Bilevel) cihazları kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), akut ve kronik solunum yetmezliği, pnömoni ve astım gibi rahatsızlıkların tedavi süreçlerinde kullanılmaktadır.
Bu cihazlar özellikle KOAH tedavisinde kullanılır. Bazı uyku apnesi hastalarında aynı zamanda KOAH’ta görülmektedir. Böyle bir durumda CPAP veya OTOCPAP cihazı yerine KOAH tedavisinde de kullanılan BPAP cihazları kullanılır. Hastada oksijen yetersizliği var ise oksijen konsantratörü de hekimler tarafından önerilmektedir.
Horlama ve Uyku Apnesi Sonuçları:
Uyku apnesi tedavi edilmezse ÖLÜM ile sonuçlanabilir.
Kalp krizi, kalp büyümesi, yüksek tansiyon, felç, cinsel isteksizlik, kalp ritminin bozulması, obezite, damar tıkanıklığı, iç organlarda yağlanma, iş veriminde azalma, sosyal yaşantıda problemler, trafik kazaları, depresyon, ağız kuruluğu, baş ağrısı, çocuklarda hiperaktivite, insülin direnci, pulmoner hipertansiyon, gerginlik, aşırı stres gibi sayısız sorunlara yol açar.
“Uyku apnesi hastalığı trafik kazası riskini 8 kat artırmaktadır. Bu risk 100 promil alkollü birisiyle eşdeğerdedir.”
“Horlama kalp krizi riskini 4 kat, uyku apnesi ise 10 kat artırmaktadır.”
- İLKER YILDIZ
Çok faydalı bir makale olmuş.